top of page

Neden Hep Aynı Türde İnsanlarla İlişki Kuruyoruz? |İlişki Sorunları

Güncelleme tarihi: 29 Kas 2024




Eskişehir Psikolojik Danışman Çağla Cempel | İlişki Sorunları


İnsanlar, bilinçli ya da bilinçdışı şekilde benzer tipte insanlarla ilişki kurma eğilimindedirler. Bu, oldukça karmaşık bir psikolojik olgu olup, bireylerin geçmiş deneyimlerinden, aile dinamiklerinden ve bireysel içsel kalıplardan derin bir şekilde etkilenir. İlişki sorunları ile çalışan terapistler, bu davranışları anlamaya çalışırken, genellikle bilinçaltı kalıplarının ve ilişki dinamiklerinin rolünü vurgularlar.


Bilinçaltı Kalıplarının Rolü


Freud'un "biliçaltı" teorisi, insan davranışlarının büyük bir kısmının farkında olmadığımız zihinsel süreçler tarafından şekillendirildiğini öne sürer. Terapistler, bu bilinçaltı kalıpların insanın ilişkilerine nasıl etki ettiğini anlamaya çalışırlar. Özellikle, çocukluk yıllarında edinilen deneyimler, bireyin gelecekteki ilişkilerindeki davranış biçimlerini etkileyebilir. Örneğin, çocukken sevgi ve şefkatin eksik olduğu bir ortamda büyüyen bir birey, ilişki kurarken sürekli olarak sevgiye aç olan, ancak güven duymakta zorlanan bir partnerle ilişki kurabilir. Bu kişi, bilinçaltında, geçmişte eksik kalan şefkatin tekrar edilmesini istemektedir.



Aile Dinamikleri ve İlişki Modelleri | İlişki Sorunları


Aile içindeki ilişkiler, özellikle anne-baba figürleriyle olan bağlar, bireylerin ilerleyen yıllarda kuracağı romantik ilişkilerin temelini oluşturur. Psikoterapistler, bireylerin anne ve babalarından öğrendikleri ilişki kalıplarını, gelecekteki partner seçimlerinde nasıl tekrar ettiklerini gözlemlerler. Örneğin, bir kişi sürekli olarak baskıcı ve eleştirici bir partner seçiyorsa, bu davranışın kökeni, çocuklukta aşırı kontrolcü bir ebeveynle yaşanan deneyimlere dayanıyor olabilir. Bu tür bir birey, baskıcı bir ilişkiyi, bilinçaltında güvenli ve tanıdık bir alan olarak algılayabilir.



Kendi Kimliğimizi Yansıtma İhtiyacı


Bir diğer önemli dinamik, bireylerin bilinçli ya da bilinçdışı olarak kendilerini en rahat hissettikleri ilişki türlerine yönelmeleridir. Bazen bir kişi, geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimleri tekrar ederek kendini "düzeltmeye" çalışır. Terapi sürecinde bu tür bir durumu keşfeden bireyler, aslında geçmişteki travmalarına karşı bir tür başa çıkma mekanizması geliştirmiş olduklarını fark edebilirler. Bu, hem iyileşme süreci hem de sağlıklı ilişki kurma adına önemli bir farkındalık yaratabilir.



Güven ve Taklit Etme


İnsanlar bilinçaltında güven arayışı içindedirler. Bireyler için, tanıdık olan bir ortamda kalmak, bilinçaltında daha güvenli hissetmelerine neden olabilir. Bu yüzden, bir kişi kötü deneyimler yaşasa da, tanıdık olan ve alışık oldukları ilişki dinamiklerine geri dönme eğiliminde olabilir. Psikoterapistler, bu davranışları "taklit etme" olarak tanımlarlar. İnsanlar, geçmişteki ilişkilerinde ne gördülerse, aynı türdeki davranışları farkında olmadan yeniden taklit edebilirler.



İlişki Dinamiklerinin Gücü


Bir ilişkide, her iki tarafın da katkılarıyla gelişen dinamikler, partnerlerin birbirini seçme biçimlerini etkileyebilir. Bu nedenle, sürekli aynı türde insanlarla ilişki kurmak, sadece bireyin bilinçaltı kalıplarıyla ilgili değil, aynı zamanda o bireyin oluşturduğu ilişki dinamikleriyle de ilgilidir. Bazen kişiler, partnerlerinin üzerinde güç kurmayı veya kuralları belirlemeyi tercih edebilirler, bu da onları benzer özelliklere sahip insanlarla ilişki kurmaya yönlendirebilir.



Terapi Sürecinin Rolü


Psikoterapi, bu kalıpları anlamanın ve sağlıklı ilişki kurma yollarını öğrenmenin güçlü bir aracıdır. Terapistler, bireylerin geçmişteki deneyimlerini sorgulamalarını ve kendilerini daha sağlıklı ilişki dinamiklerine yönlendirmelerini sağlarlar. Bu süreç, bireylerin daha farkında ve bilinçli seçimler yapmalarına olanak tanır. Aynı zamanda, terapistler, bireylerin geçmişteki kalıpları kırmaları ve daha sağlıklı, dengeli ilişkiler kurmaları için çeşitli stratejiler sunarlar.





İnsanların neden hep aynı türde insanlarla ilişki kurma eğiliminde oldukları, karmaşık bir psikolojik olgudur. Bu durum, bireylerin bilinçaltındaki kalıplardan, aile dinamiklerinden ve ilişki tarihinden kaynaklanabilir. Ancak, terapi süreci, bireylerin bu kalıpları fark etmelerine ve daha sağlıklı ilişki kurma yollarını keşfetmelerine yardımcı olabilir.



Kaynaklar:

  1. Freud, S. (1923). The Ego and the Id. SE, 19: 12-66.

  2. Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Parent-Child Attachment and Healthy Human Development. Routledge.

  3. Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema Therapy: A Practitioner's Guide. Guilford Press.

Comments


bottom of page